Doç. Dr. Muazzez garipaðaoðlu.
Ýstanbul Üniversitesi Çocuk Saðlýðý Enstitüsü.
Günümüzde beslenme ve saðlýklý yaþam arasýndaki iliþkilerin incelendiði çalýþmalarýn sonucunda, artýk beslenmenin, metabolizmanýn normal gereksinimleri olan enerji ve besin ögelerini karþýlamanýn ötesinde, saðlýk üzerine spesifik fizyolojik etkilere sahip olduðu gösterilmiþtir. Biyokimya, hücre bilgisi, fizyoloji, hatta patoloji bilimlerinin ortak ve son görüþü de vücuttaki birçok fonksiyonun beslenme tarafýndan düzenlendiði, bu yolla saðlýðýn korunduðu ve hastalýklarýn önlendiði yönündedir. Ýþte son yýllarýn beslenme alanýndaki ilerlemelerinden biri olan fonksiyonel besin kavramý ya da bilimi, saðlýðýný iyileþtirici ve hastalýk riskini azaltýcý beslenme olasýlýklarýný deðerlendirmektedir.
Fonksiyonel besin kavramý ilk kez 1980’lerin ortasýnda Japonlar tarafýndan ortaya atýlmýþtýr. Japonya dünyada fonksiyonel besinleri yasal olarak tanýmlayan tek ülkedir. Nitekim daha 1988 yýlýnda Japonya’da 100 ürün yasal olarak benimsenmiþ ve piyasaya sürülmüþtür.
1980’li yýllarda duyulmasý ve geliþmesine karþýn, fonksiyonel besin kavramý, aslýnda yeni bir kavram deðildir. Çünkü insanlar eski çaðlardan beri, bazý besinlerin ilaç etkilerinin olduðuna inanmýþlar ve inanmaya da devam etmektedirler. Nitekim týbbýn babasý sayýlan Hipokrates 2500 yýl önce “Besinler ilacýnýz, ilacýnýz besinler olsun” diyerek fonksiyonel besin kavramýnýn temellerini atmýþtýr.
Taným
Fonksiyonel besin tanýmý üzerinde tam bir uzlaþma saðlanamamýþtýr. Çünkü tüm besinler, içerdikleri enerji ve besin ögeleri nedeniyle, bir anlamda fonksiyonel besin olarak düþünülmektedir. Bununla beraber fonksiyonel besinler, “Esas besleyici özellikleri dýþýnda, saðlýk üzerine yararlý etkileri olan fizyolojik, aktif öðeler” þeklinde tanýmlanmaktadýr .
Fonksiyonel besinlerin tanýmlayýcý özellikleri
• Günlük beslenmenin bir parçasý olmalý ya da geleneksel olarak gereksinim duyulduðunda kullanýlmalý.
• Doðal bileþenler içermeli.
• Esas besleyici özelliðinin dýþýnda hedef organ ya da sistemler üzerine pozitif etkileri olmalý.
• Saðlýðýn korunmasý ya/ya da hastalýk risklerinin azatýlmasýnda etkili olmalý.
Bu yolla fiziksel, ruhsal ve davranýþ performanslarýný iyileþtirerek yaþam kalitesini yükseltmeli
• Etkileri kanýta dayalý olmalý .
Fonksiyonel besinler genel olarak, bitkisel ve hayvansal kaynaklý olmak üzere 2 grupta toplanýrlar.
1. Bitkisel kaynaklý fonksiyonel besinler (Fitokimyasallar)
Saðlýk üzerine olumlu etkileri olan, bitkisel kaynaklý aktif bileþiklerdir. Fitokimyasallar, saðlýk üzerine olumlu etkilerini oksidan kökleri yakalayarak, toksinleri yok eden enzimleri etkinleþtirerek, esansiyel besin öðelerinin emilimini artýrarak, yararlý gastrointestinal bakterilerin çoðalmasýný artýrarak, zararlý mikroorganizmalarý özgül olarak inhibe ederek, yararlý oral, gastrik ve intestinal bakteriler için substratlarý fermente ederek, yaparlar.
Fitokimyasallarýn kanser, diyabet, kardiyovasküler hastalýklar ve hipertansiyon gibi hastalýklarýn önlenmesi ya da tedavisinde etkili olduklarý, nöral tüp defektleri, osteoporoz, barsak hareketlerinin düzenlenmesi ve artritlerin önlenmesi ve tedavisinde de rol aldýklarý bildirilmektedir.
Ispanak, pazý, roka, maydonoz, nane, havuç, kayýsý, turunçgiller gibi yeþil ve sarý renkli sebze ve meyvelerde bulunan karotenoidler, domateste bulunan likopen, böðürtlen, ahududu, siyah üzüm ve kýrmýzý pancar gibi sebze ve meyveler ile çay, kakao ve þarapta bulunan flavonoidler, soyada bulunan fitoöstrojenler, sarýmsakta bulunan organosülfür bileþikleri (allicin, alilik asit), brokoli, karnabahar ve lahanada bulunan glukozinolatlar (indol, izotiyosiyanat, sulforafan), sebzeler, meyveler, kuru baklagiller ve tam taneli tahýllarda bulunan lif, özellikle de yulafta bulunan çözünebilir lif β-glukan bitkisel kaynaklý aktif bileþiklere örneklerdir.
2. Hayvansal kaynaklý fonksiyonel besinler
Somon, ton, uskumru ve sardalya gibi balýklarda bulunan omega-3 yað asitleri, geviþ getiren hayvanlarýn etlerinde ve sütlerinde bulunan konjuge linoleik asit ile probiyotikler hayvansal kaynaklý fonksiyonel besinlere örneklerdir.
Omega 3 yað asitleri:Çoklu doymamýþ uzun zincirli yað asitleridir. Omega 3 yað asitlerinden Eikozapentaenoik Asit (EPA) ve Dokozahekzaenoik Asitin (DHA) beyin ve retinada yüksek konsantrasyonlarda bulunduklarý, dolayýsýyla bu organlarýn iþlevlerinde önemli rol oynadýklarý bilinmektedir. Omega 3 yað asitlerinin ayrýca kardiyovasküler hastalýklar, kanser, diyabet ve alzhemier gibi hastalýklarýn risklerini düþürdükleri, immün sistem fonksiyonlarýný iyileþtirdikleri, alerjik hastalýklar, romatoid artrit, ekzema, seboreik dermatit, psöriazis gibi deri hastalýklarý ile depresyon ve þizofreninin klinik belirtilerini hafiflettikleri bildirilmektedir.
Konjuge linoleik asit:Kanser ve kardiyovasküler hastalýklarýn riskini düþürür. Ýmmün sistemi olumlu etkiler. Laboratuar çalýþmalarý ile konjuge linoleik asitin kemik mineral yoðunluðunu artýrdýðý gösterilmiþtir.
Probiyotikler, prebiyotikler, sinbiyotikler
Probiyotikler:Probiyotik Yunan dilinden türetilmiþ bir sözcüktür.Yaþam için anlamý taþýr. Asýl beslenme özelliklerinin ötesinde saðlýk üzerine yararlý etkileri olan canlý organizmalardýr. Ýnsanlar binlerce yýldan beri besinlerin dayanýklýlýðýný arttýrmak ve uzun süreli koruyabilmek için, ya mikrobiyal kültürler (probiyotikler) ile fermente etmiþler ya da kurutma yoluna gitmiþlerdir. Fermente edilen ve canlý laktik asit bakterileri içeren ilk besin yoðurttur. Ýncil’de ekþimiþ süt içenlerin uzun ömürlü oldýklarýnýn belirtilmesi, Romalýlarýn daha M.Ö. 70’li yýllarda ishalin tedavisi için fermente sütleri önermelerine raðmen, probiyotiklere iliþkin bilimsel bilgiler, ancak mikrobiyoloji alanýndaki ilerlemelerden sonra mümkün olabilmiþtir. Yüzyýlýn baþýnda Sovyet araþtýrýcý Metchnikoff, laktobazillus içeren yoðurt tüketiminin, barsakta toksin üretimini azalttýðýný ve bireyin daha uzun yaþadýðýný iddia etmiþtir.
Probiyotiklerin yararlarýna iliþkin asýl önemli çalýþmalar, 1970’li yýllardan sonra gerçekleþtirilmiþtir.
Klinik yararlarý
Probiyotiklerin, bulunduklarý konaðýn immün savunmasýný ve mikrobiyal patojenlere karþý direncini artýrdýklarý ve bu yolla gastrointestinal sistemde spesifik fizyolojik fonksiyonlarý iyileþtirdikleri bildirilmektedir.
Probiyotik uygulamalar ya da probiyotik besinlerin tüketilmesi halinde: Laktozun daha iyi sindirildiði, Rotavirüs infeksiyonlarý, antibiyotik (kolostridium difficili) ve kemoterapi nedenli ishallerin süresinin, sýklýðýnýn ve tekrarýnýn azaldýðý açýk bir þekilde gösterilmiþtir.
Probiyotiklerin endojen mikroflora özelliklerini deðiþtirerek, Crohn hastalýðý, besin alerjilerini ve atopik ekzema karakteristiðindeki bazý immünolojik bozukluklarýn iyileþtirilmesine yardýmcý olduklarý belirtilmiþtir. Kolonda normal olarak bulunmasý istenmeyen metabolitleri azaltarak kolon kanserinin sýklýðýný düþürdükleri ileri sürülmüþtür.
Probiyotik uygulamalarýna iliþkin elde edilen bu veriler, bazý hastalýklarýn tedavisinde ise ümit verici olarak deðerlendirilmekte ve en azýndan þimdiye kadar fermente süt ürünleri tüketen binlerce kiþide olumsuz bir etkinin gözlenmediði belirtilmektedir. Bundan sonraki çalýþmalarýn daha çok, hangi probiyotik ajan, ne kadar doz (ajan-doz) ve maliyet analizleri
gibi konulara yöneleceði bildirilmektedir.
Probiyotikler tüketildikleri sürece barsakta etkinlik gösterirler, tüketimleri kesildiðinde barsak mikroflorasý hýzla deðiþir ve eski kompozisyonuna döner. Bu nedenle barsak mikroflorasýnýn olumlu yapýlanabilmesi için Prebiyotiklerden yaralanýlmaktadýr.
Probiyotiklerin etkinlik süresi 3-6 gündür.
Prebiyotikler:Kolonda seçici olarak bir ya da sýnýrlý sayýda bakterilerin büyümesini veya aktivitesini uyaran, bu yolla saðlýk üzerine olumlu etkileri olan sindirilemeyen besin bileþenleridir. Ýnülin, frukto- ve galaktooligosakkarit gibi kýsa zincirli karbonhidratlardýr.
Prebiyotiklerden Ýnülin, bitkilerde bulunan ve fruktoz polimerlerinin bir araya gelmesiyle oluþan bir depo karbonhidrattýr. Oligofruktoz inülinin bir alt grubudur. Ýnülinin hidrolizi ile elde edilir.
Prebiyotikler kimyasal yapýlarýndan dolayý sindirim enzimlerine dirençlidirler. Üst gastrointestinal sistemde sindirilemezler. Sindirilemeden kalýn barsaða geçen inülin ve oligofruktoz, barsakta bifidobakteriler ve laktobaziller için enerji kaynaðý oluþtururlar. Bu bakteriler tarafýndan da fermente edilirler. Fermentasyon sonucunda açýða çýkan ürünler (laktat, kýsa zincirli yað asitleri, hidrojen gazý, karbondioksit, metan) barsak pH’sýný düþürür. Bu asitik ortam, barsaktaki potansiyel zararlý mikroorganizmalarýn inhibe eder, kalsiyum, demir, magnezyum ve çinko gibi önemli nuinerallerin de emilimini arttýrýr
Ýnülin ve Oligofruktozun kalori deðerleri, sadece fermentasyon sonucu ortaya çýkan kýsa zincirleri yað asitlerinden kaynaklarnýr ve diðer karbonhidratlara göre düþüktür. Ýnülin = 1kcal/g, Oligofruktoz =1.5 kcal/g’dýr.
Prebiyotiklerin seçici olarak büyüme-geliþmelerini ve sayýlarýnýn artýþýný saðladýklarý bakteriler, barsaðýn yararlý bakterilerinden Bifidobakteriler ve Laktobazillerdir. Bu özelliklerinden dolayý Ýnülin ve Oligofruktoz bifidojenik olarak tanýmlanýr. Bifidojenik etki gösterebilmeleri için Ýnülin ve Oligofruktoz’un 4-10g, ortalama 4g/gün tüketilmeleri gerekir.
Bu miktardaki fluktooligosakkaritlerin, bifidobakterilerin sayýsýnda artma, bakteriositler, koliforn bakterileri ile gram pozitif koklar gibi zararlý bakterilerin sayýsýnda azalma saðladýklarý bildirilmiþtir.
Ýnülin ve oligofruktoz pýrasa, enginar, soðan, sarýmsak, hindiba otu, yer elmasý ve patlýcanda bulunur.
Ýnülin ve Oligofruktoz, Prebiyotik ve Bifidojenik özelliðe sahip olma ve çözünebilir lif içermeleri nedeniyle besin endrüstrisinde ve ilaç sanayiinde kullanýlýrlar. Besin endrüstisinde lif içeriðini artýrýcý, yað ve þeker ikamesi olarak kullanýlýrlar.
Probiyotik ve prebiyotikleri birlikte bulunduran bir ürün sinbiyotik olarak adlandýrýlmaktadýr.
Sonuç
Ýyi ya da kötü besin yoktur, ancak iyi ya da kötü beslenme alýþkanlýðý vardýr. Nitekim sebzeler ve meyvelerden zengin, tam taneli tahýllar, kuru baklagiller, balýk, az yaðlý süt ürünleri ve zeytinyaðýnýn tercih edildiði bir beslenme alýþkanlýðýnýn, baþta kardiyovasküler hastalýklar ve kanser olmak üzere birçok hastalýðýn riskini düþürdüðü gösterilmiþtir. Bu bilinçle hareket eden bireyler, saðlýklarýný koruyabilmek için, ilaçlar yerine besinleri tercih etmektedirler. Bu doðrultuda sayýsýz çalýþmalarla saðlýk üzerine olumlu etkileri ortaya konan fonksiyonel besinlerin, ilaç ya da preparat þeklinde deðil, doðal olarak tüketilmeleri önerilmektedir.
Kaynaklar:
1. Hardly G.Nutraceuticals and functional foods:Introduction and meaning. Nutrition. 2000; 16:688-689.
2. Roberfroid MB:A European consensus of scientific concepts of functional foods. Nutrition. 2000;16:689-691.
3. Jones PJ.Clinical nutrition:7. fonctional foods-more than just nutrition. CMAJ 2002;166:1555-1563.
4. Position of American Dietetic Association:Fonctional foods. J Am Diet Assoc. 2004;104:814-826.
5. Saito M.Role of FOSHU (food for specified health uses) for healthier life. Yakugaku Zasshi. 2007;127:407-416.
6. Rudkowska I, Jones PJ:Functional fooda for the prevention and treatment of cardiovascular diseases:cholesterol and beyond. EXpert Rev Cardiovasc Ther. 2007;5:477-490.
7. Isolauri E, Ribeiro Hda C, Gibson G, et al. Functional foods and probiotics: Working Group Report of the First World Congress of Pediatric Gastroenterology, Hepatology, and Nutrition. J Pediatr Gastroenterol Nutr . 2002;45(Suppl 2):S106-109.
8. Prior RL.Fruits and vegetables in the prevention of cellular oxidadive damage. Am J Clin Nutr. 2003;78(3 suppl):570S-578S.
9. Ruel G, Couillard C.Evidences of the cardioprotective potential of fruits.the case of cranberries. Mol Nutr Food Res. 2000;51:692-701.
10. Rao AV, Rao LG.Carotenoids and human health. Pharmacol Res. 2007;55:207-216.
11. Muller L, Alteheld B, Stehle P.Tomato products and lycopene supplements:mandatory components in nutritional treatment of cancer patients? Curr Opin Clin Nutr Metab Care. 2003;6:657-660.
12. Ferguson LR, Philpott M.Cancer prevention by dietary bioactive components that target the immune response. Curr cancer Drug Targets. 2007;7:459-464.
13. Dreosti IE.Antioxidant polyphenols in tea, cocoa, and wine. Nutrition. 2000;16:692-694.
14. Rivlin RS.Historical perspective on the use of garlic. J Nutr. 2001;131:951S-954S.
15. Chu SJ, Rhee DK, Pyo S.Allicin, a major component of gsrlic, inhibits apoptosis of macrophage in a depleted nutritional state. Nutrition. 2006;22:1177-1184.
16. Ross JA, Kasum CM. Dietary flavonoids:bioavailability, metabolic effects, and safety. Annu Rev Nutr. 2002;22:19-34.
17. Davies MJ, Judd JT, Clevidence BA et al. Black tea consumption reduces total and LDL cholesterol in mildly hypercholesterolemic adults. J Nutr. 2003;133:3298S-3302S.
18. Jian L, Lee AH; Binns CW:Tea and lycopene protect against prostate cancer. Asia Pac J Clin Nutr. 2007;16:453S-457S.
19. BRuinsma K, Taren LD. Chocolate:food or drug? J Am Diet Assoc. 1999;99:1249-1256.
20. Mozaffarieh M, Sacu S, Wedrich A.The role of the carotenoids, ltein and zeaxanthin, in protecting against age-related macular degeneration:A review based on controversial evidence. Nutr J. 2003,2:20-28.
21. Din JN, Newby DE, Flapan AD.Omega 3 fatty acids and cardiovascular disease-fishing for a natural treatment. Br Med J. 2004;328:30-35.
22. Uauy R, Dangour AD:Nutrition in brain development and aging:role of essential fatty acids. Nutr Rev. 2006;64:S24-33.
23. Judge MP, Harel O, Lammi-Keefe CJ.A docosahexaenoic acid-functional food during pregnancy benefits infant visual acuity at four but not six months of age. Lipids. 2007;42:117-122.
24. Rainer L,Heiss CJ.Conjugated linoleic acid:health implications and effects on body composition. J Am Diet Assoc. 2004;104:963-968.
25. Garipaðaoðlu M.Probiyotikler. Çocuk Dergisi. 2002;2:121-127.
26. Coþkun T.Pre-, pro- ve sinbiyotikler. Katký, Pediatri Dergisi. 2004;26:151-198.
27. Hedin C, Whelan K, Lindsay JO.Evidence for the use of probiotics and prebiotics in inflamatory bowel disease:a review of clinical trials. Proc Nutr Soc. 2007;66:307-315.
28. Bekkali N, Bongers ME, Van den Berg MM, Liem O, Benninga MA.The role of a probiotics mixture in the treatment of childhood constipation:a pilot study. Nutr J. 2007; 6:17- 24
29. Canani RB, Cirillo P, Terrin G, Cesarano L, Spagnuolo MI, De Vincenzo A, Albano F, Passariello A, De Marco G, Manguso F, Guarino A.Probiotics for treatment of acute diarrhoea in children:randomised clinical trial of five different preparations. BMJ. 2007;18:340-347.
30. Liong MT.Probiotics:a critical review of their potential role as antihypertensives, immune modulators, hypocholesterolemics, and perimenapausal treatments. Nutr rev. 2007;65:316-328.
31. Van Loo JA.Prebiotics promote good health:the basis, the potential, and the emerging evidence. J Clin Gastroenterol 2004;38(6 suppl):S70-75.
32. Agostoni C, Riva E, Giovannini M.Functional ingredients in the complementary feeding period and long-term effects. Nestle Nutr workshop Ser Pediatr Program. 2007;60:123-138.
33. Patch CS, Tapsell LC, Williams PG.Dietetics and functional foods. Nutr Diet. 2004;61:22-29.
34. Veereman-Wauters G.Functional foods in pediatric disease:when and why? J Pediatr Gastroenterol Nutr 2004;39:S768.
Bu yazý